Edebiyatın bilimlerle farklı düşünülmesi mümkün değildir. Tarih, psikoloji, sosyoloji, felsefe gibi alanlarla edebiyat arasında önemli bir ilişki vardır. Çünkü bunların hepsinin temelinde insanın duygu, düşünce ve davranışları bulunur. Bir romancı, kahramanlarının gerçekleştirdiği olayları anlatırken onların ruhsal durumlarını da ortaya koymak durumundadır. Bunları yapmazsa anlatacaklarının bir yönü eksik kalmış olur ki o zaman ortaya çıkan metin de uzunca bir gazete haberinden farksız olur. Bu anlamda romancı psikoloji biliminden yararlanabilir. İnsan davranışlarını iyi gözlemlemiş, psikoloji biliminden yararlanmış bir yazar, kişilerin ruhsal durumlarını yansıtmada daha başarılı olur. Bir romancı her ne kadar kişilik tahlilleri yapsa da sonuçta o bir edebiyatçıdır. Yani onun eseri bir bilimsel yapıt değil; bir sanat eseridir, bir edebi metindir.
Kişilerin suçluluk sendromu yaşamalarına ilişkin birçok psikolojik eser yani bilimsel metin vardır bugün elimizde ama bunlardan herhalde hiçbiri bizi Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sındaki Raskolnikov’un işlediği cinayet karşısında yaşadığı ruh halinin anlatıldığı bölümler kadar etkilememiştir. İşte sanatçının, edebiyatçının başarısı buradadır.
Edebiyat Tarih İlişkisi nedir?
Edebiyatın bilimlerle ilişkisine en somut örnek edebiyat tarih ilişkisidir. Edebi eserler ve yazarları dönemleriyle birlikte inceleyen edebiyat tarihi, tarih biliminin metodundan yararlanır. Birçok edebi metin içinde oluştuğu tarihi dönemin izlerini taşır yani edebi metnin temasını tarihi dönemler etkiler. Bu eserleri doğru yorumlayabilmek için tarihi olayları iyi bilmek gerekir. Mesela Amin Maalouf’un Semerkand adlı eserini tam olarak anlayabilmek için kitabın anlattığı dönemi, Hasan Sabbah’ı, Ömer Hayyam’ı, Sasanileri iyi bilmek gerekir. Aynı zamanda tarih bilimi de bir dönemi incelerken o dönemin edebi eserlerinden yararlanır. Örneğin Göktürk Dönemini inceleyen bir tarihçinin Orhun Abidelerini incelememesi düşünülemez. Bu nedenle edebiyat ve tarih arasında karşılıklı bir ilişki vardır.
Edebiyat Coğrafya İlişkisi nedir?
Her edebi metnin önemli unsurlarından biri de yerdir. Olaylar bir mekânda gelişir ve o mekân olayların gidişatını etkiler. Bazı edebi metinlerin yazılış amacı ise belli bir coğrafi bölgeyi tanıtmaktır. Gezi yazıları ya da egzotik eserler bu türden ürünlerdir. Bu eserler her iki bilim için de önemli bir kaynaktır. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si, Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet’in Paris Sefaretname’si hem edebiyat hem de coğrafya açısından önemlidir. Coğrafya kitaplarının birçoğunda da edebiyatın anlatım biçimlerinden biri olan açıklayıcı betimleme kullanılır.
Edebiyat Sosyoloji İlişkisi nedir?
Edebiyatın konusu insandır ve insan da toplum ➪➪içinde yaşayan bir varlıktır. Edebi metinler insanı, insanın diğer insanlarla ilişkilerini ele alır. Sosyoloji de toplum bilim olduğu için ikisinin de ortak noktası insandır. Örneğin Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanlarında yazarın yaşadığı dönemin sosyal yapısıyla karşı karşıya kalırız. Cumhuriyet öncesi İstanbul hayatını sosyal ve ekonomik yönden tanımak isteyenler için bu romanlar birer belge değeri taşır.
Edebiyat ile Psikoloji İlişkisi nedir?
Edebi eserler insanı psikolojik yapısı içinde ele alır ve insanların ruh dünyasını bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Eserlerin yazarlarından izler taşıdığı da düşünülürse edebi eserlerde psikolojinin etkisi barizdir. Örneğin Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanı on beş yaşındaki bir gencin (Peyami Safa’nın) hayatından izler taşıyan otobiyografik bir romandır. Yine Mehmet Rauf’un Eylül adlı romanı da psikoloji edebiyat arasındaki ilişkiyi gözler önüne sermektedir.
Edebiyat ile Felsefe İlişkisi nedir?
Madde ve yaşamayı çeşitli yönleriyle inceleyen bir düşünce sistemi olan felsefe zaman zaman araç olarak edebi metinleri kullanmıştır. Bazı edebi metinlerin arka planında toplumları etkileyen düşünceleri vardır. Bu düşünceler felsefi metnin yalınlığıyla değil değiştirilerek anlatılır. Yüzlerce sayfa süren bir edebi metnin arkasında bir cümlelik ya da bir iki kelimelik bir düşünce olabilir. Edebi metin bu yönüyle felsefi metinden ayrılır. Jean Paul Sartre ve Albert Camus’un romanları bu konuda akla gelen ilk örneklerdir.
Ayrıca sanatçıda bir filozof ya da bilge kişiliğini görmek isteyenler de az değildir. Bu düşüncedekiler arasında kimi şair ya da yazarların felsefeden uzaklıklarını eleştiri konusu yaparak genç sanatçılara kendilerini geliştirmeleri için felsefe okumalarını tavsiye edenler de çoktur.
Edebiyat ile Bilim ve Teknik İlişkisi nedir?
Bilim ve teknik insan hayatını etkileyen, değiştiren, insan hayatına yön veren yenilikleri, gelişmeleri içerir. Değişen insan yaşamı değişiklikleriyle edebi eserlerde yer alır. Bir toplumun bilim-teknikteki seviyesini yazılan edebi metinlere bakarak tahmin edebiliriz.
Bilim adamlarının hayat hikayelerini kurmaca bir dünya içinde sunan, bilimsel buluşların ve keşiflerin hikayesini roman tadıyla veren eserler de çoktur. Bunlar arasında bilim adamlarına yol gösterenler de vardır. Jules Verne; Deniz altı, uzay yolculuğu, oksijen tüpü gibi kendi zamanında olmayan birçok olayı öngören ve bilim falcısı lakabıyla anılan yazarın bilim kurgu türüne de öncülük ettiğini söyleyebiliriz. Bu da edebiyatın bilimlerle ilişki içinde olduğunun kanıtıdır.
İlk yorum yapan olun