1973 Şili askeri darbesinden sonra, darbe karşıtlarına uygulanan baskının neticesinde on binlerce zanlı Santiago Kent Stadyumu’na getirilmiştir. Ataol Behramoğlu’nun Stadyum adlı şiiri de bu olayın tasvir edilmesiyle başlar. Kadın – erkek, genç – yaşlı demeksizin bütün zanlılar “üst üste yığılan otuz beş bin tutuklu” zor durumdadır.
STADYUM
Santiago Kent Stadyumu..
Kadın erkek
genç yaşlı
gözetilmeksizin
üst üste yığılan
otuz beş bin tutuklu…
“Tanrım,
Senin yarattığın dünya bu mu?”…
Santiago Kent Stadyumu…
Aynı dili
konuştuğun
aynı gökyüzü
altında doğduğun
tarlada
işlikten
fabrikadan
varoştan madenden devşirilmiş
sırtına üniforma giydirilip
eline silah verilmiş
yurttaşlarınca düşman görülmek…
dövülmek sövülmek öldürülmek…
“Tanrım,
Senin yarattığın dünya bu mu?”…
Santiago Kent Stadyumu
– Bu gün Victor Jara
adını taşıyan-
Ve kadın erkek
genç yaşlı
gözetilmeksizin
üst üste yığılan
on binlerce
tutukludan
Jara’ydı biri de
Ve gitarı da
tutukluydu
türkücüsüyle
Ve birden
bir ses yükseldi
on binlerden
“Venceremos”du söyledikleri
Tutuklu
gitarın eşliğinde…
Ve susturmak için
Türkücüyü
Sonsuzca
sussun diye
“Yeni Türkü”
Dipçikle ezildi
parmakları
Bilekleri
parçalandı
Dövüldü
sövüldü
aşağılandı
Dört gün dört gece
işkencenin
her türü denendi bedeninde
Kent mezarlığında
kimliksiz mezarsız
binlerce ceset
arasında
karısı Joan
tanıyıp onu bulmadan önce…
“Tanrım,
Senin yarattığın dünya bu mu?”…
Ataol Behramoğlu
Birkaç Söz
1973 Şili askeri darbesinden sonra, darbe karşıtlarına uygulanan baskının neticesinde on binlerce zanlı Santiago Kent Stadyumu’nda getirilmiştir. Ataol Behramoğlu’nun Stadyum adlı şiiri de bu olayın tasvir edilmesiyle başlar. Kadın – erkek, genç – yaşlı demeksizin bütün zanlılar “üst üste yığılan otuz beş bin tutuklu” zor durumdadır.
Ataol Behramoğlu bu noktada elinden gelen tek şeyi yapıp, Tanrı’ya sitemde bulunmaktadır. Şüphesiz ki Tanrı’nın yarattığı dünya bu değildir. İnsanoğlunun doymak bilmeyen arzuları, hırsları, kontrolü elinde bulundurma çabası dünyayı bu hale getirmiştir. Behramoğlu’nun Asya – Afrika Yazarlar Birliği’nin ödül törenine yolladığı mektupta belirttiği gibi sömürülmeye(!) hazır Asya, Afrika ve Güney Amerika toprakları emperyalist devletleri büyük bir yarış içine sokmuş ve bu yarış kaybedeni her zaman olduğu gibi söz konusu topraklarda yaşayanlar olmuştur. Emperyalizmin en çok kullandığı yöntemlerden olan moda tabirle “kardeşi kardeşe düşürmek” Şili darbesi sırasında da kendini göstermiştir.
tarlada
işlikten
fabrikadan
varoştan madenden devşirilmiş
sırtına üniforma giydirilip
eline silah verilmiş
yurttaşlarınca düşman görülmek…
dövülmek sövülmek öldürülmek…
dizeleriyle Ataol Behramoğlu, aslen her şeyi bir olan insanların nasıl ötekileştirildiğini gözler önüne sermektedir.
Şair, şiirin geri kalan kısmında yaklaşık otuz beş bin kişinin içinden bir kişiyi bulup seçiyor ki o kişi Şili’nin en önemli sanatçılarından olan Victor Jara’dır. VictoR Jara on binlerce kişiden biri gibi gözükse de, on binlerce kişiyi birden bünyesinde barındırmaktadır. Onun şarkıları, orada onunla aynı ortamda maddi – manevi eziyet çeken on binlerin ortak çığlığıdır. Bu çığlığı susturmak isteyen darbe cuntası Victor Jara’nın gitarını da tutuklamışlardır. Bütün yaşam hakları taciz edilen insanların sanatına da el koyulması halkı susturmaya yetmemiş aksine bir uyanış başlatmıştır.
Ve birden
bir ses yükseldi
on binlerden
“Venceremos”du söyledikleri
Tutuklu
gitarın eşliğinde…
Ataol Behramoğlu bu dizelerle sanatın gücünü belleklerimize kazımıştır. Ancak bu durum bazılarını rahatsız etmiştir.
Ve susturmak için
Türkücüyü
Sonsuzca
sussun diye
“Yeni Türkü”
Dipçikle ezildi
parmakları
Bilekleri
parçalandı
Dövüldü
sövüldü
aşağılandı
Dört gün dört gece
işkencenin
her türü denendi bedeninde
Ataol Behramoğlu, bu dizelerle Şili’de gitar eşliğinde söylenen Venceremos adlı şarkıyı yeni türkü olarak nitelendirmiştir. Belki bu benzetmede Türkiye’nin de yetmişlerdeki karışık siyasi yapısının, 12 Eylül darbesine giden dönülmez yola girmenin yaşattığı yakınlık hissinin etkisi vardır. Ancak ortada bir gerçek varsa o da: sanatın ortak dilidir. Bu ortaklığın neticesi olsa gerek yıllar sonra bile Venceremos adlı şarkı Türkiye’de dinlenip sevilmektedir.
Kent mezarlığında
kimliksiz mezarsız
binlerce ceset
arasında
karısı Joan
tanıyıp onu bulmadan önce…
Victor Jara ölmüştür. Bir çukurda yığılı duran binlerce cesetten herhangi birisidir artık. Karısının onu tanıyıp en azından o sıradanlıktan kurtarması, Victor Jara’yı bir mezar sahibi yapması insanlık tarihinin bu kara lekelerinden birinin abidesi olarak dünyanın gözü önünde yerini almıştır.
Victor Jara ve dünyanın birçok noktasında onunla ortak yazgıyı yaşayan insanlar, Ataol Behramoğlu’nun şahsında sormaktadırlar:
“Tanrım,
Senin yarattığın dünya bu mu?”…
İlk yorum yapan olun